Anneye Dair

6 Ağustos 2019 Salı

Havuçlu Kek Tarifi

Bir zamanlar 2013 Nisan Anneleri diye bir facebook grubu vardı. gerçi hala var ama artık aktif değil kimse. O grupta ne muhabbetler çevirirdik çocuklar küçük, çok fazla sosyalleşemediğimiz, kimisi şartlar gereği kimisi tercihen çok evden çıkmadığımız dönemde ilaç gibi gelen, türlü geyik muhabbetlerinin döndüğü ortamda bir arkadaş vermişti bu tarifi. Kaç kere denediysem hepsinde çok güzel oldu. O yüzden garanti, parmak yedirten, tam ölçülü falan filan diye başlık koyacaktım ama bu tarz başlık koyanlara ayar olduğumdan o şekilde yazamadım :)

Neyse gelelim tarife;

Havuçlu Kek

  • 3 yumurta
  • 3/4 su bardağı şeker (azaltılabilir isteğe bağlı)
  • 3/4 su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı tepeleme un
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 3 orta boy rendelenmiş havuç
  • yarım su bardağından biraz fazla dövülmüş ceviz
Yapılışı:
şeker ve yumurta çırpılır, sıvı yağ, un, tarçın, kabartma tozu ve vanilya eklenir ve karışım çırpılır, sonra havuç ve ceviz de karışıma eklenir ve yağlı kaba konulup önceden ısıtılmış fırında 180 derecede tam 45 dakika pişirilir. 

Buraya bir arada foto koyayım da tadından yenmesin post :)

En Güvenilir!! (kime göre, neye göre) Çamaşır-Bulaşık Temizlik Ürünleri Kıyaslaması

Ahhh ahhh, her duyarlı! (buraya duyarlı yazdım ama aklıma daha uygun bir sıfat gelmedi, kime göre duyarlı neye göre duyarlı dediğimde de iyice sarpa sarıyorum. O nedenle şimdilik bu ifade bir burada dursun belki sonra daha değiştiririm.) anne gibi ben de etiket okuma, içerik kontrolü, aman organik kıyafetleri olsun, doğal içerikler olsun, deterjanda da çok fazla alerjan olmasın, kanserojen riski taşıyan ürünler olmasın diye didinirken bir gün kendimi evde aldığım doğal sabunları rendeleyip, sıcak su ekleyip, elde yıkama deterjanı, çamaşır deterjanını kendim yapmaya başlarken buldum. Ama bir süre sonra da yoruldum. Çok zamanım yoktu ve bulduğum çözümler beni çok yoruyordu, çamaşırlar tam temizlenmiyor, hazırladığım sıvı sabun sürekli katılaşıyordu. İşin içine bir de ikinci çocuk ve iş hayatını da ekleyince -dur bi dakka ya! dedim. En azından güvenilir olan ürünleri(nispeten!) tespit et alışverişini bu çerçevede gerçekleştir.

İçerik olarak en güvenilir markaların arasında 2019 Ağustos itibariyle belirlediklerim (uzman değilim ordan burdan okuduklarımla bu listeyi oluşturdum);

- Sonett
- Klar
- Sodasan 
- Fermente Mutfağım
- İpek hanım'ın çiftliği
- Naturalive (Daha yeni yeni deniyorum. içeriği temiz görünüyor ama denemediğim için tereddütlü yazdım.)

Araştırma içinde olduklarım ;

- Momsgreen (Yeşil anne) ; gerçi ben bu markayı bayağı bir süre kullandım ama en son biyokimyageranne' nin içerik değerlendirmelerinden sonra arama mesafe koydum. Daha derinlemesine araştırmam gerekiyor diye düşünüyorum.
- Elite; Yeni bir marka içeriğini biraz daha araştırıp karar vermek istiyorum.
- Yeşil Köpük: Sade pazarda satılıyor. Buradan da daha önce karbonat gibi şeyler aldım. Gayet hesaplı idi.

Denedikçe bu markaları yenileyeceğim.







25 Nisan 2019 Perşembe

Marine edilmiş kırmızı soğan

Tarifi ben ilk pinoeatshealthy hesabının sahibi Pınar da gördüm. Enine dilimlenmiş kırmızı soğanlar bir kaba konur, üzerine bolca zeytinyağı bir kaşık elma sirkesi ve bolca kekik eklenip karıştırılıyor. Birgün üstü örtülerek marine olması için tezgahta bekletiliyor. Kalan zeytinyağı da salata sosu olarak kullanılabilir.

Bir ara foto da ekleyeyim.

11 Mart 2019 Pazartesi

Ek gıda serüveni; yer misin yemez misin!

Ek gıdaya geçerken hepimiz bir noluyor şimdi ne yapacağız nasıl yapacağız sorularını sorduk sanırım. Bir tarafta üç gün kuralına uyarak çocuğun tepkilerini ve damak zevkini göz önüne alarak besleyelimciler diğer tarafta da 4 aydan sonra yavaş yavaş ekmeği sulu yemeğe koy da bebeye ver tadlara alışsıncılar dururken anne perişan bir şekilde nasıl bilinçlenirim diye debelenir durur.

Herkesin çocuk yetiştime konusunda stili ve tarzı var ve ben uzman değilim tabiki. Kendi çocuklarımdan yola çıkarak tecrübelerimi paylaşacağım.

Öncelikli olarak iki çocuğumun biri yemek için dünyaya gelmişken diğeri sadece tatlıların dünyada eğlenceli yemek aracı olduğunu diğerlerini ne demeye yiyoruz ki sorgulamasından bir adım ileriye gidememiş, gitse de en fazla köfte patates makarna civarında dolanıp kendi özel alanına geri dönmüştür. O nedenle kendi adıma ayy şöyle yaparsan şöyle olur böyle yaparsan böyle olur çocuğu şuna alıştırmayın buna alıştırmayın laflarının şehir efsanesi olduğunu düşünüyorum. Yiyen her türlü yiyor yemeyen de yemiyor. Durumu kabullenmek ilk adım. çocuğunuzu tanıyın.

Durumu daha iyi idare edebilmek kendinizi önden hazırlamak istiyor ve bu konuda biraz kitap okumak istiyorsanız da "O Tabak Bitecek mi?"Gill Ralpley ve Tracey Murkett tarafından yazılmış bu kitap çocuklara beslenme konusunda nasıl yaklaşmanızla ilgili yol gösterici olabilir veya blw (baby lead weaning- bebek önderliğinde beslenme) de yapmanız gereken ön okumalar olarak tavsiye edebileceğim kitaplar.

Ben iki çocuğumda da 6 aylarını doldurmalarını bekledim. Anne sütü hayli yarıyordu ve boy kilo gelişimleri gayet iyiydi o nedenle 6 aylarını doldurmadan gerek duymadım. Zaten yaptığım araştırmalar 6 aydan önce ek gıdaya başlamanın çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde sindirim ve benzer sağlık sorunlarına yol açabileceği yönünde olunca bu konuda hiç riske girmemeyi tercih ettim diyebilirim. 6 aydan sonra az az sebze haşlamalarından verdim. 3 gün kuralını uyguladım ve öğleden önce ek gıdayı verdim ki alerjik bir tepki olursa gün içinde takip edebileyim diye. Şunu söyleyebilirim ki hem ek gıdaya geçiş ayları farklı olduğundan hem de çocukların karakterleri farklı olduğundan birinde ben beslerken diğeri tamamen BLW yöntemi ile beslendi.

Örnek bir menü vermek gerekirse mesela ilk gün küçük bir parça kabak haşladım çatalın tersi ile ezdim ve altını kapattıktan sonra çok az zeytinyağı gezdirdim ve tadımlık yaptım. (blw ci çocukta parmak boyunda kesip haşlama şeklinde yaptım ki kendisi tutabilsin) 3 gün boyunca her gün yeniden kabak ve üzerine zeytin yağından taze olarak hazırladım ve verdim. İkinci ek gıda denemesi olarak havuç ekledim bu menüye, sonra yavaş yavaş diğer mevsime uygun ne varsa ekledim.

6. ayın ortalarında yoğurda başladım ikinci ara öğün niyetine (blw ciye de diğerine de bardakla veya küçük kavanozla verdim bu şekilde kendileri daha rahat tutmaya da başladılar hem özgüven destekledik hem de karnını doyurduk yani:). Bir ara öğün sebze-meyve (genelde muz, cam rendeden geçirilmiş elma, armut vb.) iken ikinci ara öğün yoğurt oldu. Küçücük mama kavanozlarına mayalıyordum ve 3 gün boyunca 3 adet mama kavanozunu bitiriyordum. Yani her gün tekrardan mayalamak yerine bir kere mayalıyordum 3 kaba koyup her gün yeni kavanoz açıyordum.

Yine bu hazır mama kapları ben dışarıya çıkarken yardımcı oluyordu. Rendelenmiş meyvesini, yoğurdunu veya vakumladığım sebze püresini bu kaplara koyup dışarı çıktığımda ara öğün niyetine veriyordum.

6. ayın sonlarına doğru kahvatıyı da menüye ekledim. önce yumurta sarısını az miktarda koyup ilaveten evde yaptığım lor peyniri ve ıhlamurla kahvaltı yapmasını sağladım (hepsini ayrı ayrı tanıştırdım ki bünyeyle alerjik bir reaksiyon olduğunda gözlemleyebileyim diye.) ayrıca genelde 1 yaş sonrasında yumurta beyazı önerilirken ben 9-10 civari az az vererek alerjik tepkisinin olup olmadığını gözlemleyerek verdim malum çok takdir ederek takip ettiğim Prof. Dr. Ahmet Aydın yumurta beyazı için 1 yaşı beklememek gerektiğini söylüyordu.

7. ay içinde soğan sarmısak ve de iki kere kıyılmış kıyma sebze yemeklerinin içine dahil olmuştu ve menü de genişlemişti yemekler daha da bizim yediğimiz forma yaklaşmıştı. Tuzu ne zaman eklediğimi hatırlamıyorum ama sanırım ama muhtemelen 1 yaşa yakın tuz eklemeye başladım. İlk oğlum yaptığım onca şeyden sadece 1-2 kaşık yerken ikincisi silip süpürüyor daha da fazlasını istiyordu. Anne aynıydı ama çocuklar farklıydı.

Bal, süt, yumurta beyazı, kuru-yemiş özellikle yer fıstığı, ceviz, buğday, susam, balık, çilek, domates, çikolata gibi alerjen sabıkaları kabarık olanları (yumurta beyazı ve cevizi 9. aydan az biraz önce) bir kısmını 9 ay bir kısmını da 1 yaş sonrasına kadar bekledim ve denemeleri o zaman yaptım. Benim iki bebekte alerjik değildi. Bu konuda çok zorlanmadım.

Yemek tarifi ve hangi ayda hangi besin yenir gibi konularda da gurme bebek  websitesi güzel bir yol gösterici oldu (https://www.gurmebebek.com/ )

Son olarak gelelim kullandığım alet edavata. Kullandığım rende cam rende idi.
cam rende resmi ile ilgili görsel sonucu
Bu rende meyvelerde işe yararken sebzeleri çelik küçük tencerelerde pişirim ve haşlama işini çok az su ile yaptım. sebzeler yumuşayacak kıvama geldiğinde suyu nerdeyse bitmiş oluyordu. Plastik alet ne saklama ne pişirme ne de karıştırma aşamalarında hiç kullanmadım. Dışarı çıkarken bebek termosu almıştım e bebekten (bknz aşağıda)
Buna koyuyordum hazırladıklarımı ve dışarda bunlarla besliyordum.

İki çeşit mama sandalyesi kullandım. Biri ikea nın meşhur mama sandalyesi diğeri ise chicco mama sandalyesi idi. Küçük oğlum 3 yaşına yaklaşıyor ve hala chicco nun mama sandalyesini kullanmaya devam ediyor. Hayli dayanıklı ve rahat çıktı yani.

chicco mama sandalyesi ile ilgili görsel sonucu
Chicco polly mama sandalyesi diye geçiyor kendisi.

Çocuğun yemek yediği kap kacağa gelince porselen bebek yemek takımı hediye gelmişti. onla başlayalım dedim ama çocukların atma kırma dökme potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu farkedince durumla başedemeyecekleri bir çözüm buldum :)



Bu resimdeki ürünün altı vakumlu olarak yapışık olduğundan ve bambu yapısından dolayı güvenle kullandığımız bir ürün oldu ve parasının hakkını verdi. (ben amazondan almıştım yurtdışında arkadaşımın adresine kargolattım o Türkiye' ye gelirken yanında getirmişti.) Ülkemizde de belki artık satılıyordur bu ve benzeri ürünler.

Aklıma gelen beslenmeyle ilişkili şeyler şimdilik bu kadar. Başka bir şeyler olursa da onları da zamanla eklerim. Umarım biraz yol gösterici olmuşumdur. Bu serüvende olanlara kolaylıklar....





27 Şubat 2019 Çarşamba

Bebekler ve Onların Minnak Dişlerini Çıkarma Süreci- kehribar kolye efsanesi

Minnaklar büyürken diş sıkıntıları çok zorlu geçebiliyor. Kimisi ateşleniyor kimisi ishal oluyor ama herhalde nerdeyse hepsi bir huysuzlanıyor. Anne ne yapsa yaranamıyor durumu oluyor bebeğe karşı. Sonra çocuğa bir tripleniyor ama çocuk aslında bebek  hiçbir şey anlamayıp mızıklanmaya devam ediyor ve anne en sonunda ben ne saçmalıyorum o daha bebek diyor ve bu duygular içinde o tarafa bu tarafa yalpalanıp duruyor :)

Ben bir özelliğimden bahsedeceğim size; araştırmacı olmam. Araştırmayı çok sevmemden dolayı ve yeni fikirlere olan merakımdan dolayı deneme yanılmalar hayatımda fazlasıyla yer alıyor. Bazen iyi bazen kötü, Net :)

 Bu ön konuşmayı neden yaptım çünkü bu özelliğim beni hiçbir randıman alamadığımı düşündüğüm kehribar kolye almaya itti. Lisanslı falanlı filanlı bir yerden aldım. O zamanlar bu kolye 110 TL falandı şimdi ne hallerdedir bilemeyeceğim.

 Amma velakin bir rahatlatma süreci yaşamasındansa ya çocuk boğulursa aman kontrol edeyim dur bunu topraklamadık falan filan diye tribe soktu en sonunda boşver çocuğu sen tak bariye döndü mevzu.En sonunda da onu da yapmayıp bir kenara atıldı gitti güzelim kolye. Aslında ne bekliyordum bu kolyeden o da ayrı muamma, uyamayan çocuğu birden rahatlatacak ve çocuk deliksiz uykuya mı dalacaktı (neden olmasındı :)) . Neyse en nihayetinde bu değil. 

İkinci deneme Sophie the Giraffe// zürafa
Kendisi yine bizim çocukların hiç ilgisini çekmeyen ürünler içinde başı çekenlerde. Ya o kadar para verdik oğlum iki dişine sürt şunu yokkkk. 

Silikon ne idüğü belirsiz diş kaşıyıcılara falan karşı ise hep mesafeliydim. Hala da kullanılmasını önermiyorum. 

Peki ya doğal olan ürünler için ne demeli.  Onlar candır. 

Öncelikle pırasa ile başlayalım. Ben pırasada biraz çekindim ikisinde de ola ki parçalanır boğazına kaçarsa falan diye o nedenle hep bir temkinli idim. Ama pırasa ve soğan içeriğindeki maddelerden dolayı ağrı kesici özelliği olan çocukları rahatlatan ferahlatan seçenekler. Havuç kullanan da var. Soğuk havucu da bir iki kere kullanmıştım ben de. kıramayacak durumda ise denenebilir bence. 

İkinci seçenek ıslatılmış ve dondurucuya konulmuş havlu parçası; - Ne, nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim. şimdi size nasıl hazırlandığını kısaca anlatayım. hiç kullanmadığınız iyi bir küçük bebek ağız havlularından birinin ucunu ıslatıp kırıştırırcasına kıvırıp (kıvrım yaratmak burdaki amaç) dondurucuya atıyorsunuz. Birkaç saat sonra donmuş olan havlu parçasının kıvırdığınız bebeğinizin eline tutuşturuyorsunuz o ne yapıyor hemen ağzına götürüyor. Soğuk ve kıvrım etkisi çocuğun diş yangısının hafiflemesine katkı sağlıyor. Büyük oğlumun diş çıkarma süreci yaz dönemine denk geldiği için rahatlıkla ben bu yöntemi uyguladım yani soğuk aldı mı diye sorarsanız almadı. 

İkinci yöntem de karanfil yağı ile yapılan kür. Karanfilleri biraz suda bekletiyorsunuz ve bir gece suda beklemiş karanfillerin suyunu bebeğin dişlerine sürüyorsunuz bu şekilde rahatlatabilirsiniz. Bu arada bunlar benim kişisel çocuklarda denediğim ve işe yarayan tecrübelerim siz çocuğunuzu en iyi bilen kişisiniz alerjik bir çocuksa eğer çok dikkatli olmanızı öneririm ben dahil yazan hiçbir kişinin önerisini dikkate almayın sadece doktorunuzun dediklerini dikkate alın.