Anneye Dair

Londra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Londra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Haziran 2012 Cumartesi

Kibarca dilenenler

Yaniniza metroda biri geliyor ustu basi kirli ama cok kibar bir ingilizceyle;

-Excuse me, I am sorry to disturb you but I am going to homeless centre in Camden before going there I would like have a cup of coffee, I have £1,20 (bu arada elindeki bozuklari gosterir) and I need £0,4 more to buy coffee, would you give me any spare change?

sen hong diye kalirken nasil birsey bu diye algilamaya calisip

-sorry, diye gecistirirsin ve evsiz arkadas tekrar donup

-It is alright, thank you very much, have a nice day, der ve bir kac adim gidip ayni konusmayi baskalariyla yapmaya baslar.
Anlam vermek biraz guc oluyor bu kibarliga ozellikle bir dilencinin agzindan bu kadar nazikane sozler sasirtiyor insani.. Karsinda burnunu karistiran takim kiyafetlilerin igrencliginin yaninda bir evsizin tavri onyargilari kirmada ideal bir yol.


bir de kartonun uzerine uyandirilmak istedigi saati yazanlar var; "wake me up at 7pm"  gibi ve kartonu goren herkes saatine bakiyor, bunu kendine bir borc bilircesine..

Sanirim bizdekilerle burdakiler arasindaki fark, burdaki evsizler evsiz olmayi seciyorlar, cunku devlet onlara kalabilecekleri yer veriyor ama onlar sokaklari tercih ediyorlar, bizdekiler ise gercekten evsizzz....

Bir de fundraisers lar var (bagis toplayicilar diye cevirebilirim sanirim) Bir yere bir yardimda bulundun diyelim cep numarani verdiysen ariyorlar zamanin var mi diye soruyorlar. Yok dersen var diyecegin gune kadar hergun ariyorlar. Sonra kagittan birsey okuyup ihtiyaci olan insanlari anlatip ayda £10 bagis yapmak ister misiniz diyorlar, sonra sen buna gucum yok diyorsun, baska bir olay okuyup £5 bagislamak ister misiniz derler, ardindan ona da hayir dedikten sonra 3 ayda bir £5 vermek istemez misiniz derler. Siz hayir dedikce onlar okumaya devam ediyorlar. Bunlarin sokaklarda bulunan tipleri de var yolunuzu kesip sizi soru yagmuruna tutarlar.


Bir taraftan hosuma gitmiyor gibi gelse de icten ice seviyorum bu yardimlasma olayini.....

25 Mayıs 2012 Cuma

Dolgu topuk ayakkabilar (Wedge sandals)

Cok yuksek topuklu ayakkabilar platformlar heryerde vitrinleri suslerken ben daha alcak dolgu topuklara yoneliyorum. Siz de benim gibi cok iyi degilseniz o kadar yuksek topuklu giymede veya hic kasmak istemiyorum diyorsaniz dolgu topuklari tavsiye ederim.  Ben cok satafatli tasli falan seylerden hoslanmam bakalim siz de sever misiniz benim begendiklerimi;

 Clarks dan Patience Ruby £49.99  Eminim rahattir ve palazzo pantolonlarinda salvarlarin altina da guzel olur hatta skinny jeans ile bile guzel olur diye dusunuyorum. Bunun bir de koyu kahvesi var


 Su ana kadar giyemedigim cok rahatsiz ayakkabilara yatirim yapmis oldugum icin bundan sonra hep giyebilecegim diyerekten ariyorum. Allah tan Amazon sayesinde giymedigim ayakabilari sattim tabi ama daha ucuza amann evde giyilmeden duracagina en azindan baskasinin ayakkabi dolabinda dursun dedim, giyip giymemek onlara kalmis :)

UGG den bir tane var soyle
Fiyati £123. 



bu sandalet Ash Roxy marka £139
Fly London marka bu sandaletler de £70, millet o kadar rahat diye yorum yazmislar ki websitelerine  goruntu olarak cok begenmesem de paylasayim dedim.

Benim ayaklar sorunlu ingilizlere gore 3 bize gore 36 kucuk 4 yani 37 de buyuk geliyor, her ayakkabinin da 3,5 numarasi uretilmedigi icin boyle bana acilir diyerek 36 numara aldigim ama acilmayan veya 37 aldigim icin acilan ve artik buyuk gelen ayakkabilardan cok cektim. O yuzden rahatlik once gelir bana artik ayakkabida, o kadar !! (Kime atar yapiyorsam ben de :))



Bir de sarki gelsin mi



18 Mayıs 2012 Cuma

Yerlere Tukurenlerin Yuzune Tukurmek Istiyorum

Medeni olacaklar bir de. pehhhh, Yok ya nerdeeee? Oraya tutacak koymuslar ekmegi elle aliyor amca bir de donup bana bakiyor kinayacak miyim acaba diye... Londra Ingilizlerin vatani olmaktan cikmis afrikalilarin hindistanlilarin dogu avrupalilarin memleketi haline gelmis yetmemis bu milletler kendi kulturlerini empoze etmisler Ingilizlere. Ya da ne bileyim Ingilizler belki basindan beri boyleydi...

Buraya henuz teserrif etmemislere sesleniyorum yuksek medeniyet beklentilerinizi kisisel temizlik bazinda bir kenara birakin. Allahtan hergun banyo yapmayi ogrenmisler yoksa azicik sicak havada ahira donen metrolar kimbilir o zaman ne hale gelirdi.

Yerlere tukure tukure geziyorlar resmen, en cok yapanlarda boxerinin yarisi disarda pantolonuda kicinin altinda olan cogunlugu siyahi olan gencler yapiyor. Bir de dogu avrupalilar, en sonunda zenci bir kadini da gordum bugun tamam dedim bu igrenc huy zenci kadinlara da bulasmis. Tukurugunu yutmaktan aciz bu insanoglu igrencligini hic cekinmeden 100 kisilik bir ortamda yapabiliyor olmasi da cabasi. Turkiye de 3-5 tane kekoya tahammul edemezken burda normalden sayiyorlar bu durumu. Restorantin ortasinda siz yemeginizi yerken sesli burun silinmesi olayina giremiyorum bile. Bu arada bir belediye (Enfield) Subat 2012 de baslattigi bir uygulama ile yerlere tukurenlere £80 a kadar ceza verebiliyorlarmis. Bunun butun Londraya uygulanmasini temenni ediyorum. Efe oynar gibi yurumeyi birakasim var artik (yerdeki igrenc huzmenin uzerine basmamak icin gelistirilen yontem )

Hem burada yasayip hem de adamlarin memleketini karalamak ne kadar etik orasi da sorgulanir ama son bir tespiti de paylasmadan edemeyecegim. Su copun yaninda yerdekilerin ne oldugunu anladiniz mi


sakiz onlar, her yerdeler, sokaklar bu sakiz atiklari ile dolu ama enteresan bir sekilde kimseyi sakiz atarken gormedim (Caktirmadan atiyorlar demekki :)). Belediyeler  bunlari temizlemek icin dunyanin parasini harciyorlarmis. Bir cok islek caddede gunun buyuk bir cogunlugu cop posetlerini degistiren ve etrafi supuren temizlik gorevlileri var ama sakiz durumuna cozum getirememisler. Guardian da falan haber olmus okudum da kampanyalar baslatilmis sokaklarin arindirilmasi icin.

Gozunu seveyim memleketimin edasinda gurbetci repliklerime baslamadan once belirtmeliyim ki bu post mide bulandirdi. Azicik guzellik katasim var ama feci hava kosullari bir turlu kendini gostermeyen gunes, surekli ha yagdi ha yagacak havasi pek izin vermiyor guluslere. Yine de kucucuk bir heyecan kapladi icimi haziranin 10 unda gidecegim Micheal Jackson esintili Thriller muzikali icin. Umarim o zamana kadar yaz gelir...

Pek sevilesi ve dinlenesi bir sarki (strongly recommended :))




16 Mayıs 2012 Çarşamba

Beynimi ele geciren ben...

Cok sevdicegim bir arkadasimla teknolojinin faydalarini kullanarak kitalararasi bir gorusme yaptik. Hakkini yemisim bunca zamandir, ruhumun cogu aciyan yerlerine dokunan bir ilacmis aslinda. Bazen bazi kiyafetleriniz gibi, alirsiniz bir sure cok giyer sonra beklemeye alir hic giyesiniz gelmez, sonra oyle bir sey olur ki tetikleyici bir etken mesela o pantolona uygun bir ayakkabi alir yeniden uniformaniz yaparsiniz o kiyafeti hem de ilk defa giyiyormuscasina. Boyle bir etkisi oldu benim dostumun uzerimde, giydigimde cok yakisti, tam ruhuma gore dedim yeniden.

Kisisel gelisimler falan gelistirirken kendini dedi sanada anlatayim bir iki belki faydasi olur. Oldu da ogretmenini dinleyen cocuk misali aldirdi notlarini bana sonra da hadi alistirma yapalim dedi ve oracik da o anlatirken bile sildik cocuklugumdan kalan kotu bir sahneyi yerine mutlu seker yiyen bir yavrucak birakip onu sevdigimizi soyledik.

Bazen insanlarin donemleri olur ya icinin karardigi dusunmeye kalkinca sadece huzun dusundugu, iste o donemin etkilerini silmek amac. Kendini dinlemek tabiri gercek manada cereyan etmis bana, boylesine nufus ettigi su donemimde sahip oldugum guzelliklere bile golge dusuren su zamani sanirim bu sekilde tespit edip,  yenecegim ve guzel bakacagim dunyaya ..



Olumlu dusunceye kastirirken kendimi gaza gelip 4 tane kitap aldim. Ama bu kitaplardan biri kitap degil kitapcik cikti resmen. Ilk negatif dusunceye sevk eden zirzop bu oldu. Sen bir kitabi £6 yapip hemde avuc ici kadar yaparsan insanlar positif dusunmez. Kitap da bu (ben ettim siz etmeyin :))


Bu kitapcegiz diyeyim sadece her sayfada positif dusunceyle ilgili bir ozlu soz iceriyor. Ebadi buyutsen bile bes para etmez. Twitter varken ben niye boyle bir kitaba para verdim ki orda zaten harala gurele herkes ozlu soz paylasiyor. Sirf para verdim diye buraya bir tanesini yazayim da en azindan hayatimin bir yerinde bu kitapcegizi kullanmis olayim;

"The thoughts you choose to think and believe right now are creating your future. These thoughts form your experiences tomorrow, next week and next year."
-Louise L. Hay


Yine de dayanamayip okuyacagim galiba bir sans verecegim. Kitap demisken Zeruya Salev diye birinin Ask Hayatim diye bir kitabini okuyorum ayni zamanda. Evli bir bayan kendinden yasca cok buyuk bir adama asik olur ve adam hayata doymusken hanim kizimiz acligini bu amca uzerinde doyurmaya calisiyor.Beni bunaltti cunku tasvirler o kadar uzun ki bunaliyorum okurken( Golden Book odulluymus birde bu kitap, nedense benim sevmedigim filmler ve kitaplar hep odul aliyor ) Onun yerine eglenceli cok yormayacak kitaplari tercih ediyorum.

Ingilizcenizi gelistirmek ama cok agir dili olmayan birseyler okumak istiyorum diyorsaniz "The Turkish Diplomat's Daughter " Deniz Goran'dan tavsiye edilir. Hem Istanbul, hem Londra hem de ask mesk olunca surekleyip goturuyor.

Ben dusuncelerimde bir o yana bir yana savrulurken size de su sarkiyi armagan edeyim :)

Skin- Falling for you






4 Mayıs 2012 Cuma

Full English Breakfast

 Adamlarin yemeginden banane mantigiyla bu mevzuyu pas gecebilirdim ama basima gelen bir olayi hatirladiktan sonra mustahaktir dedim. Gecen sene bu zamanlar gym'e (spor salonuna) kayit olmustum ve dediler ki biz size 6 hafta danismanlik yapacagiz belirli konularda. Iste bir hafta hareketleri dogru yapip yapmadigini kontrol ediyor bir hafta kilonla ilgili tespitlerde bulunuyor gibi hizmetler veriyorlar ve bunlardan biri de yemek yeme aliskanliklarimizi denetliyor ve onerilerde blunuyor. Benim spor egitmenim bana 3 sayfa verdi ve 3 gun boyunca hergun ne kadar yiyor ne iciyorsan herseyi en ince detayina kadar yaz dedi. Hangi saatlerde falan filanda. Neyse benim cetelede hergun 11 veya 12 de kalkiliyor ve 12,30 civari kahvalti yapiliyor ve kahvaltida da tipik peynir zeytin muhabbeti ve varsa domates maydonoz falan yesilliklerle sogus oluyor. Ne varsa evde yemeye kahvaltiya dair. Bu bakti bana aaaa kahvaltida salata mi yiyorsun dedi soguse gonderme yaparak. Ben niyeki dedim ve ne bileyim bana agir geldi dedi. bakakaldim cunku bakin onlar kahvaltida neler yiyor


Bu meshur kahvaltilari kendilerinin genelde agir kizartmalardan olusuyor ve asiri derecede agir ve kalorisi de yuksek. Domatesleri bile cig degil grill denilen yontemle yani mangal gibi ocakta pisiriyorlar. Bacon= domuz salami, sosisler domuz sosisi ki bana gore kokusu bile migdemi bulandirmaya yetiyor. Gorulen fasulye yemegi gibi duran seyde konserve fasulye ama bizim standartlardan biraz kucuk boyda fasulyeler ve domates sosu ile sekerlendirilmis. Ona yine bir derece katlanilabilir. Hatta bir aralar sevmeye bile baslamistim kendilerini. Mantar ve o siyah gorunen seyde sanirim black pudding. Fotodan tam secemesem de siyahligindan anliyorum. kanli sosis anlamina gelir ve simsiyah birsey, sucuk gibi yapiyorlar herhalde ama kanli tabiri gercekte de gecerli. 
Yumurta (burdaki tabiri fried egg yani kizarmis yumurta) ve kizarmis ekmek  birde fotoda gorulen ve ona da toast diyorlar. Ben aradaki farki anlamayip baslarda zorlanmistim. Toast istiyorum derseniz kizarmis ekmegin uzerine azcik yag surer  getirirler. Eger katlanan icinde ne bileyim peynir falan istiyorsaniz ona toasted sandwich diyeceksiniz. Burda atistirmalik yiyecek sektoru tavan yapmis durumda o kadar cok yer var ki bu tarz alisveris yapacaginiz cesit cesit tost ekmekleri de mevcut panini, ciabatta falan filan. 

Neyse uzun lafin kisasi kendime Ingilizlerin kahvalti kulturunu sizlere tanitmayi bir borc bildim. herkesin damak tadi ayri kim ne isterse yesin ammaaaa benim kahvaltima laf soyleyip kendi bunlari yiyen insan, o lafi etmeyecektinnn :)) 


1 Mayıs 2012 Salı

oyy oyy Khaleesi

Game of Thrones sevdigim yabanci dizilerden biri. Azcik daha aydinlik olsa bizim izledigimiz cekim kalitesi daha iyi olacak ama buna da raziyiz. Zaten bu eskiler, ortacaglar, Avrupa ve Middle East tarihi tarzi filmler ve diziler konsept olarak bile ilginc ama adamlar illa herhafta dizi yayinlayayim soyle uzun uzun millete gina getireyim diye ugrasmiyorlar. Hem tadindan yenmiyor boyle bekletince hem de senaryoyu uften puften gecirmiyorlar.

Bak Leyla ile Mecnun a izledik bir  sezon superdi cunku adamlar uretebiliyordu ama simdi senaristi Burak Aksak da diyor bitiyorum tukeniyorum diye cunku herhafta zorlama yaparsan boyle bir sure adam hala zevk aliyorum diye yazar ama sonra is doner zorunluluga. Yazar bu ya ne zaman isterse o zaman yazar. Bir hafta Fringe e gonderme, bir hafta The Walking Dead'e simdide masallar falan filan. Tamam bana gore diger Turk dizilerinden hala cok cok daha iyi. Aglamakli sulu gozlu entrika yuklu dizileri cebinden cikarir ama bazen ciglik atip "su adamlari bile tatile gonderin, kafalari bi toplasinlar veya dagitsinlar ama su kafadan ciksinlar" diyesim geliyor.

The mother of the dragons Khaleesi, sana gelince sen pek bir karizmatiksin ablacim, ufacik tefeciksin ama tam rolunun hakkini veriyorsun. Khal Drogo yu severek evcillestirmesiyle sevdik bu hanim kizimizi :)


Dizide zaten kadin karakterler cok baskin yeri geliyor erkekleri yonetiyorlar yeri geliyor hizmet ediyorlar savasci oluyorlar hep guclu savasci kadin imaji ciziliyor. Hatta kadinlar yonetiyor erkekler kukla imajini bile verdigi oluyor cogu zaman. Birde bicir bicir cocuklara yoneticilik yaptiriyorlar cok onemli kararlari aldiriyorlar. Sinif farkinin altini ciziyorlar. Gorulesi izlenilesi sevilesi bir dizi. 

Bir baska dizi daha onereyim madem izleyen olursa diye. Londra sokaklarinda gecen bir Sherlock Holmes varki gunumuze uyarlanmis haliyle gorulmeye deger. Ahanda bu adamlar basrolde oynuyor


Iyi seyirler!

29 Nisan 2012 Pazar

Lentil patties- Mercimek kofte


This is one of the Turkish originated food which is made with red lentils and fine bulgur (cracked wheat) and some greens. It is very yummy and actually easy to make and with nice presentation this is one of the food that you can offer to your visitors or just spoil yourself and your loved ones. here is the recipe and before than that this is how it looks like when it is ready to serve

Here is the ingredients;

1 full glass of red lentil
1 full glass of fine bulgur (it can be obtained from the Turkish supermarkets)
1 spoon of tomato paste
1 spoon of paprika paste (again from Turkish stores but if you cant get it, its okay that you can only add up some paprika powder
1 onion (medium size)
bunch of parsley
bunch of lettuce and sliced lemon (this is only for presentation not inside the food)
olive oil
salt,cummin, thyme, black pepper (up to the individual)

two glass of water and red lentil is boiled until lentils are soft, make the heat off and add up the whole fine bulgur allow it absorbing the whole water for about 15 minutes

on the other side in a frying pan fry onions with 2 spoon of olive oil and add up the tomato and paprika pastes

finally add the onions up to the lentil and bulgur mixture and add cut parsley and the flavours according to your taste and serve it with lettuce and some slices of lemon.

When you eat it is recommended to put in a lettuce piece and squeeze some lemon and it is yummy,

ENJOY!!!

MERCIMEK KOFTE

ICINDEKILER


1 bardak kirmizi mercimek
1 bardak ince bulgur
1 kasik domates salcasi
1 kasik biber salcasi
1 kuru sogan (orta boy)
Bir miktar maydanoz
Bir demet marul ve kesilmis limon ( icindekilerde degil de sunumunda kullanilacak) 
zeytinyagi
tuz, kimyon, kekik, karabiber (kisinin istegine gore ) 

HAZIRLANISI

2 su bardagi su ile kirmizi mercimek haslanir ve kirmizi mercimekler yumusadiktan sonra bulgur eklenir ve suyu emmesi icin beklenir agzi kapali olarak yaklasik 15 dakika 

 Diger taraftan soganlar 2 kasik zeytinyagi ile kizartilir ve domates ve biber salclari eklenir.

Bu karisim bulgur mercimek karisimina ilave edilir ve ardindan maydanoz eklenip karistirilir ve son olarak  baharatlar ve tuz istege bagli olarak eklenir.

Marulla ve uzerine limon siklLarak yenmesi tavsiye edilir. 

AFiyet Olsun!!



28 Nisan 2012 Cumartesi

Velodrome mu? o da ne ya !

Cumhurbaskanligi bisiklet turu 2012 i izliyoruz. Bisiklet kullanmayi pek bir severim amma velakin sessiz sakin traifige kapali yollar olacak bana, yoksa cok rahat herkesin bisikletle ise gidip geldigi bildigin ulasim araci olarak kullanilan ve hatta Central London da her 100 metrede bir kiralamak icin duran Barclays bisikletleri olmasina ragmen Londra da bile olmuyor. Anca parklara gidip orada bisiklet surmeliyim. Allahtan koca semt kadar parklari var da sorun olmuyor.

Ben bir araba gordugumde bisiklet surerken stres oluyorum.  Isaret vermeyi ve butun yol onceliklerini ogrenmeme ragmen burda da taksicilere guven olmuyor ve bir keresinde ben yol verdim bir taksiye o yol verdi derken ben stres oldum yolun ortasinda kaldim adam bir guzel saydirdi bana. Kucukkende boyleydim ben, araba gelince kacmak yerine gozlerimi kapar kalakalirdim yolun ortasinda. Birkeresinde bir tosba affetmedi bu durumu bir ay hastanede yattim. 

Herseye ragmen bisikletleri cok severim haliyle bu turnuvada ilgimizi cekti ama ne goreyim bisiklet surerken iciyorlar, cislerini yapiyorlar falan filan, poggghhh dedim ne acayipmis. Derken velodromedan bahsettiler, velodrome ne ya dedim bizimki basladi hani Nascar daki gibi pist oluyorya hafif egimli, ben Nascar ne dedim cevap oOOOOoooo, sana ta en bastan baslamak lazim dunya bir gaz ve toz bulutuydu :)



Velodrome kapali egimli yukardaki resimdeki gibi pistlere denirmis.
Bir de izlerken kenardan biri geliyor ve birinci oluyor bisiklet turnuvalarinda helikopterle ustten gosteriyorlar adamlar 3 kere gosterdi formanin renklerini tarif etti ve ben hep yanlis adami takip ediyorum cunku ayni formadan 4-5 kisi var. Ardindan ya hani o birinci olmadiki falan filan derken sessizlige vurdum kendimi oyle daha sofistike gorunucem sanirim :))

24 Nisan 2012 Salı

Sekerpare-Yapamam dedim yaptim, oldu :))

Istahi kabarik biriyle yasiyorsaniz her turlu yiyecegi yapmaya karsi hazirlikli olmalisiniz.  Canim sekerpare istedi deyipte ardarda surekli tekrarlarsa kacis yolunuz yoktur :) Sikayetci miyim, hayir hatta cok mutlu oluyorum sonuclardan. Sinirlarimi zorlamis oluyorum. Serbetli tatlilari yapmaya karsi biraz mesafeliyim acikcasi. Basarisiz olacagimdan korkuyordum. Bir de tereyagi olayindan hoslanmadigim icin tatlilarin icinde tereyagi varsa direk pas geciyordum. Ama israrlara dayanamayip tamam deyip kollari sivadim. Margarinin miktarini azaltip kalan kismi icin sivi yag kullandim. Bir nebze daha hafif oluyor ama neticede serbetli tatli. Yinede nam nam nam nam nam nam gomduk :))

Acikcasi internette bir iki tane tarif vardi ben de kendim yeni bir tarif harmanladim.  Fotograf cok iddiali degil ama tadi daha once yedigim sekerparelerden farkli degildi gayet lezzetliydi.

MALZEMELER

Yarim pakete yakin margarin
1 cay bardagi sivi yag
1 su bardagi irmik
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2 yumurta
3,5 - 4 su bardagi un
findik, fistik veya badem tepesi icin

SURUB ICIN

3 su bardagi toz seker
4 su bardagi su
1 limon suyu


HAZIRLANISI

Oda sicakliginda yumusamis margarin ve siviyagi ve un haric butun icindekiler konulur un azar azar eklenerek karistirilir. yumusak kulak memesi kivami diye tabir edilen (civik olmayan ele yapismayan rahat yogurulabilen hamur) kivama gelene kadar yogurulur. Parcalar ceviz buyuklugunde koparilip yuvarlak kivama getirilip yagli kagit serili tepsilere dizilir ve uzerine findik, fistik veya badem dizilir. Yaklasik 10-15 dakika   dinlendirildikten sonra 160 firinda onceden isitilmis firinda yarim saat civarinda pisirilir.

sonrasinda serbet in sekeri ve suyu konulup kaynadiktan sonra limon suyu eklenip 10 dakika daha kaynatilir.

Sicak sekerparenin uzerine ilik serbet dokulur ve bir kac saat beklendikten sonra yemeye hazir hale gelir.

Haftaya gene yapmayi dusunuyorum daha guzel olursa o onun fotolarini paylasirim. Afiyet olsuunnn.

It is a blue tuesday for me!!




Very depressing weather for days with unstoppable rain made me weak and afterwards I made my depression mode on. I started to developed the memories me and my friends in London having nice cup of coffee,going for shopping, having dinner together, getting around and so many other attractions that we did not really care about the weather. But now I only think about the previous nice days and have no intention to do something, actually anything. I even do not want to cook at all for my survival sleeping late at nights and waking up so late makes me act like zombies.

I know I can not bring back my friends that they have an established life in Turkey and other parts of the world but I can expect the weather to get better for me to start doing some individual staff. If you are in London you should have some companies like group of friends who really understand you otherwise your mood will change according to the weather conditions of London. I know being alone in London sucks moreover being alone in anywhere sucks!!!
To cheer up even in a depressing blue tuesday for me, I started with taking a smile as mentioned above (the second from right side is taken by me:)). Lets get away from this heaviness causing from the weather with a smile, maybe to get some action this helps too;

or........



22 Nisan 2012 Pazar

For Mango lovers!!

When I say mango I don't mean the international brand for clothing, I do like it too but actually I literaturally mean the fruit mango :)) Yes I love mango and this is the story of mango and me introduction and then loving process :))
Before coming to London as a tropical fruit I thought mango was called for a mixture of tropical fruits. I think this comes from the CapriSun juice brand. I was drinking that brand's mango juice with the thought of mixture of pineapple, passion fruit banana and so on.
In Turkey as far as I know we do not have mango trees at least we don't have it in the city where I grew up. Also I was not very adventurous after trying coconut and its failure on my mind :) (I think it tastes horrible) Also with my flatmate in Ankara we bought avocado and we could not arrange the time to eat and it went off until we eat it. I gave up on these trials afterwards.
I came to London five years ago which serve all types of fruits and vegetables around the world. As a fruit lover I started to work in a juice factory. (To be honest I did not started to work there because I love fruit it was only my optimistic view for finding the good sights of work :)) They mostly had tropical fruits including mango. I was surprised when I first met it and then did not like the taste much because the ones I tried either was not ripened enough or already off. I gave up on it because the working conditions in the factory was harsh and even I quitted the job mango resembled me to that factory therefore I was not attracted from mango at all :)) However I had interesting memories from that factory such as preparing juice for Beyonce :) (we haven't seen her of course but we heart that she loved one of the pomegranate juices made i our factory, then ordered a lot from it. I think she had bath with them :))


I met the smoothie of mango in the restaurant I worked and changed my ming again about it. The smoothie includes condensed milk, evaporated milk, mango pure, banana, ice cubes if I remember it right. You just put in a blender and its ready and very filling actually thats why not recommended with a heavy meal.


Then I forgot the whole unpleasant memories about it and became a mango lover again. I love eating it with yoghurt, or just cutting it in cubes and eating it alone or with honey. This is how we developed an on and off relationship with mango  :))

21 Nisan 2012 Cumartesi

Apple musteri hizmetlerini seviyoruz :))

Bu ne alaka denilebilir ama dunyanin heryerinde musteri hizmetleri ile ilgili bir kitlik var. Adamlara cok mu az para veriyorlar ya da bir daha aramayalim diye mi o suratsiz donuk hallere burunuyorlar bilinmez.  Bu tarz olaylarin musterinin bir urunu ilk kez satin almasinda bile etkili oldugunun farkinda degiller galiba sirketler. Benim de Apple urunlerini almaya karar vermem bir arkadasimin ipodunu dusurup yanlislikla uzerine basip kirdiktan sonra adamlarin hicbirsey sormadan yenisini vermeleriyle oldu. Dedim bu sirket cozmus olayi bir de dedim bu adamlarda para cok :))

Ben size bugun Covent Garden da yasadigim tecrubeyi anlatmak istiyorum. Biran once de Istanbul a da bir tane dogru duzgun Apple store acsinlar diyorum.

Iki kattan olusuyor magaza ve cok basit bir dosemesi var. Ikinci kat musterilerin onceden aldigi randevularla yonlendirildigi yer. Mavi giyinen ablalar ve abiler sizinle ilgilenen tipler. Hemen buyrun oturun diyip sizden once kac kisi bekledigini soyluyorlar. Bos vaatler yok yani. Biz gittik ve hemen check in yaptilar. Ardindan biri geldi genel manada laptopumuzla yasadigimiz problemi sordu. Iki dakika gecmenden adini tam hatirlamadigim (Adley mi neydi :)) yuvarlak gozluklu tombiscene bir tip geldi. Son derece arkadas canlisiydi problemi anlattik trackpad den kaynaklaniyor olabilir dedi. Ben bu arada yuzsuzluk yapip bilgisayarla ilgili bilmedigim ne varsa sordum. Normalde kullanimi icin parayla egitim veriliyor istersen ama biraz ugrasinca cozuyorsunuz zaten kendiniz. Ben kiyida kosede kalmis herseyi sordum. Bir ara saatime takildi ilgisi varmis plastik saatlere :)) Tam bir nerd :) Konudan konuya atliyor ve bize herseyi en ince detayiyla acikladi.

Gelelim sorunun cozulmesine. Sorunu cozdu ve ustune ustluk emin olmak istiyorum icim rahat etmeyecek diyip bir de trackpad i degistirdi. Babasinin mali degil ya kendi cebinden cikmiyor nasil olsa parasi :) Neticede sorun halloldu ve biz mutlu mesut ve hayatimizda gordugumuz tecrube ettigimiz en iyi musteri hizmetlerine tesekkur ettik. Bu arada 1 yillik garantisi oldugu icin £56 tutan masraf alinmadi. Herhalde o yuzden asagi kat yani satis bolumu bu kadar dolu idi.


13 Nisan 2012 Cuma

Ingiltereye ilk geldigimde beni sasirtanlar volume 2 :))

Beni sasirtanlar herkesi sasirtmayabilir dedim ya belki daha once baska yerleri gezmemekten kaynaklaniyor olabilir ama bana eglenceli geliyor bunlari paylasmak ve ayrica benim gibi bir suru insan var diye dusunuyorum. Gelelim moda ile ilgili olguya;

Tamam burasi yagmurlu bir ulke o yuzden ayni gunde gunes, yagmur, soguk, ruzgar dortlusunu fazlasi ile hissedebiliyorsunuz. Dahasi ve kotu griiiii bulutlu ve yagmurlu kisminin senenin 60% ini kapsamasi. Haliyle bu da insanlarin giyim kusamini cok etkiliyor. Kurklu birinin ayaginda sandalet gorme ihtimaliniz var veya siz atki bere, palto ve eldiven eslesmesinin icinde bile malum yerleriniz donarken karsi kaldirimdaki abinin kollari kivrilmis ince gomlekle gormek insana bir an nasilllll yaniii dedirtebiliyor. Bugunun tabiriyle bu neyin kafasi diye sorasiniz geliyor :))

Ayrica moda anlayisinin ozellikle ingilizlerde hic yerlesmemis oldugunu soyleyebilirim. Tabi bunu soylerken bazilarini kategorinin disina koyuyorum (Sarisin uzun boylu zayifcana olup fistik gibi giyinip kadin erkek herkesin hayranlikla baktiklari :)) evet tamam bizde ne uzun boy ne de sarisin cok olmadigindan bu insanlar bizim gozumuze pek bir guzel gorunuyor. Ama bir de obezite sorunuyla karsi karsiya olup da bunu inkar edercesine giyinenler. Ayrica ne giydigimin ne onemi var tarzinda takilanlar. Neyse konudan sapmayalim.

Demek istedigim zevksiz giyim ile ilgili fotograflar yukleyecegim ama suan bazi bolgeler var Bricklane gibi veya Camden Town gibi farkli zevklerin oldugu yerlerden bahsetmek istiyorum. Aslinda Camden Town u cok severim. Onlarin moda anlayisi bayagi bir cilginca nasil mi?



Ilk buraya gittigimde itiraf etmeliyim ki cok korkmustum tiplerden :) Ama gecen yil bir sure ben de stand actim birkac birsey sattim burda ve o kadar tatli insanlarla tanistim ki:) Tamam yasam seklimiz ve felsefemiz son derece farkli olabilir ama guzel olan kimse kimseyi sahip oldugu hicbir degerden dolayi elestirmiyor veya yargilamiyor. 

Tabi bu cogunluk degil gayet normal gorunen tipler ve insanlarda var Londra da:)) Ama bu insanlarla ilginc olan birsey soyleyeyim size bir arkadasim bu tiplerden birinin evine gittigini soylemisti ve ilginc olan evleri son derece derli toplu luksmus ona cok sasirmistim iste :)) Bildigin gothic abla evinin kadini cocuklarinin anasi imis :)) 

Magazalar a gelince;

kocaman koskocamanlar magazalar bir kac katli, butik cok yaygin degil ozellikle merkez kesimlerde ve magazalarda mayodan paltoya kadar ayakkabi semsiye bere yazlik kislik hepsi bir arada. Hatta ilaveten valiz, canta, cuzdan,  taki, corap, ic camasiri, pijama hatta bazilarinda yastik, yorgan vb. de mumkun. Ustteki resim tam bunun ornegi hersey ayni anda tek bir yerde. Bazen bir magazaya girip aksama kadar tek bir yerde takilabiliyorsunuz. Bayanlar ne dedigimi cok iyi biliyorsunuz :)))


Bu da beni taniyanlar bilir benim en begendigim magazadir. Butun marka urunlerin indirimlerinden yararlanabileceginiz gercek fiyati £160 olan bir designer pantolonu £15 a alabilmis bulunmaktayim bu magaza sayesinde. Nasil sevilmez ki degil mi :)))

Daha sonra burdaki indirim sezonlariyla ilgili ayrica bir yazi paylasacagim cunku inanin buna deger cilgin indirimler oluyor. Beni takip etmeye devam edin

Ingiltere ye ilk geldigimde beni sasirtanlar, volume 1 :))

Belki daha once bir yurtdisi tecrubem olmadigi icin (Pazarkule ve Kapikule sinir kapilarindan tarafsiz bolgeye 10 metre gecip gelmelerimiz haric :))) uzun hikaye neyse ilk geldigimde bircok sey enteresan gelmisti. Bu yaklasik 5 yil oncesine tekabul ediyor. Tabi simdi de Turkiye ye gittigimde bazi seyler enteresan geliyor cunku iki ulkeyi birden istesenizde takip edemiyorsunuz. Ben de buraya gelmeyi dusunenler veya gelenler veya ne bileyim merak edenler icin bu postada karar kildim. Simdi madde madde geliyor;

1) Bircok insanin evinde yemek pisirmemesi cok enteresan gelmisti. Bir restorant kulturu var akillara ziyanlik :)) Tamam yemege cikarsin da her aksam mi yaw. Tabi bunda uuuuuuppuzun tirnakli ablalarinda katkisi var tabi. Nasil mi?
Iste boyle ve bu normal kabul goren bir tirnak boyu hatta ablaya yakismis bile diyebilirim :)) Ben hicbir sekilde kullanamam o ayri. Tabi cogunda temizlik yap veya yemek pisir olayi gelismedigi icin cok sorun degil. peki ya buna ne diyeceksiniz

Gercekten bunu da gordum yani var boyle tipler gercekten cadi gibi etrafta geziyorlar. Tabi bu ablalardan bir attraksiyon beklenemez kisisel bakim disinda
 Tabi bu hazir yemek ve restorant olayinin hizli gelismesi icin sadece bir ara neden, muhtemelen insanlarin aylik degilde calistiklari kadar saat uzerinden maas almasi biraz daha zamanla yarisir yapmis durumu ve  ortaya bu cikmis
Bu gordukleriniz sadece hint yemekleri bolumu bunlarin italyan meksika falan filan diye devam eden bir suru cesidi var ustune ustluk corbasina kadar.Dahasi da var ne mi?



Gordugunuz gibi salatalar kesilmis dogranmis ve yikanmis tek yapmaniz gereken posetinden cikarip direk yemeye hazir. Ilk bana cok garip gelmisti bu kadar da usengeclik olmaz demistim ama sonradan baktim hem cok lezzetli hem de icinde hicbir katki maddesi yok o kadar hizli tukeniyor ki surekli raflar yenileniyor zaten ayrica her urunun uzerinde son kullanma tarihi var haliyle o sure dolar dolmaz raflardan aliniyor veya raf omru azalan urunler indirime giriyor yani yarin suresi dolacaksa ve sen bugun salata yiyeceksen ucuzundan alabilirsin.
Dahasi da var;
Nari bile sizin yerinize ayikliyorlar :)) veya cesit cesit meyve yemek isterseniz buyrun onun icinde alternatif var;


Gordugunuz gibi gayet dogranmis ayiklanmis yemeye hazir. Iste bir beni sasirtanlar bolumunun sonuna geldik. Beni takip etmeye devam edin ki tecrubelerimi sizinle paylasayim :))

11 Nisan 2012 Çarşamba

Benim light tariflerim :))

Biliyorum biraz absurd bir baslik oldu ama en iyi bu kelimeler durumumu izah eder diye dusunuyorum. Tereyagi falan hic kullanmam ben biraz pipirikliyimdir ama yemeye duskun bir esi olunca insanin sadece salata yiyelim de diyemiyor insan. Ben son derece otoburum yesillikleri cok seviyorum zorundalik gibi degil damak tadima etten daha cok hitap ediyor. Ama denemeyi seviyorum farkli lezzetleri de. Sizinle yaptigim denemeleri paylasacagim. Cogu web sitesine guven olmuyor bazi tarifleri deniyorum cok alakasiz olculer verilmis. Ben kendime bir defter tutuyordum tarifler icin bundan sonra buraya yazip takip ederim diyorum. Sizde denemek isterseniz yorum yazin sonuclarinizi :))
Hadi bakalim, su ana kadar fotografini cektiklerimi paylasacagim oncelikli olarak. Arada devami gelince eklemeler cikarmalar yaparim.

Bu resimdekilerden baslayalim. Patates puresi, firinda somon baligi, zeytin ezmesi, kizartilmis sebzeler ve cilekli puding. Burda sizinle sadece somonun nasil yapildigini paylasacagim cunku zaten cilekli puding hazir posetinde yaziyor ne kadar sut eklenecegi ona gore yapiliyor. Kizirtma icinde burada hazir sebzeler dogranmis olarak satiliyor sadece Cin usulu biraz kizarttim ve soya sosu ekledim. Pure de patatesler haslandiktan sonra ezdim ve onu sut ile kavurdum veya bunu su ile de yapabilirsiniz. Biraz da baharatini eklediniz mi leziz oluyor. Aklinizda olsun somon baliginin yanina zeytin ezmesi cok guzel gidiyor pure ile beraber eger zeytin ezmesi yoksa benim gibi zeytinleri kucuk kucuk dograrsiniz olur biter. gelelim basit ama leziz tarifimize;

FIRINDA SOMON BALIGI 

Malzemeler:

Somon filetler (Ben iki tane kullandim iki kisi oldugumuz icin)
Sarimsak
Karabiber
Tuz
Zeytinyagi

Yapilisi:

Somon yagli bir balik cesidi oldugu icin onu kizartmak cok akillica bir yaklasim degil o yuzden bu yontem tercih edildi. Baliklari firina vermeden once bir kac saat marine edebilirsiniz. Marine etmek icin her bir somon parcasi icin bir dis sarimsak kucuk kucuk dogranir. Filetlerin yan kisimlari cep ici gibi acilir aman boydan boya degil sadece cep acin. Sarimsaklari bu actiginiz ceplere doldurun. Ayni sekilde bir tutam karabiber butun baligin etrafinda gezdirilir, cepler dahil. Tuzu da ayni yontemle ekleyebilirsiniz. Isterseniz hemen isterseniz bir kac saat buzdolabinda bir tabakta kapali bir sekilde beklettikten sonra hazirlanan baligi aluminyum folyo icine yerlestirin ve bir cay kasigi zeytinyagi gezdirin baligin heryerine folyoya yapismasin diye. hic acik yer kalmayacak sekilde folyoyu baliga sarin ve onceden isitilmis 180 derece firinda yaklasik 40 dakika pisirin. Servis ederken folyodan baliklari ayirin mis gibi yemeye hazir.

AFIYET OLSUN :))

Londra su aralar nasil dersen

Burada uzun suredir yasiyorum. Ama yasayanlar bilir bu ulkenin kosturmacasini bir turlu turist gibi olamazsiniz belki sansliysaniz ilk geldiginizde birkac hafta gezersiniz sonra kaptirir gidersiniz zamanla yarismaya. Bende de boyle cereyan etti hadise ama su siralar hayli vaktim var. Ben de bu vakitlerde sehri geziyor fotograflar cekiyorum tamamen amatorce cep telefonuyla ama teknoloji sagolsun iyi birseylere donusturuyor olayi. Ailem ve arkadaslarim soruyorlar nasil diye buralar ve ben ya bilgisayarimi goturmemis oluyorum Turkiye'ye ya da bir sekilde telefonumda olmuyor. Bende en iyisi burda paylasayim dedim. Sorarlarsa link atarim sorun hallolur :))
Ilk olarak Londra hakkinda muhakkak cok duyduk ve cok gorduk ben o yuzden benim sapkamdan cikan Londra yi paylasacagim sizinle.
Bu resim Primrose Hill denilen kucuk bir tepecik ve icindeki parktan olusan yerden alinti. Havalar kisa surelide olsa isinmisti ve firsattan istifade  o cok guzel parklarindan birinden cektim bunu. Bana garip gelmisti ama insanlar bu ulkede azicik sicak gorduler mi bikinileri giyip gunesleniyorlar :))   



Sehir guzel dizayn edilmis her yerde yukaridaki resimdeki gibi bakimli parklar yapilmis kimine yapma goller ve hayvanciklarla sehrin kargasasindan uzak huzurlu bir ortam saglanmis. Bu resimde Regents Park'dandi. Bu ne boyle agac mi sadece yok mu bu ulkede baska yer diyorsunuz anliyorum herkes ben degil:))


Big Ben saat kulesi yaninda parlamento binasi London eye Thames River da hep ayni bolgedeler. Benim karemden hepsini goremiyorsunuz ama bizdeki dairesel mimarinden cok karesel bir mimari soz konusu burda. O yuzden Big Ben saat kulesi tum ihtisamiyla sizi selamliyor. 


Malumunuz ilk bahar geldi ya cicekler bocekler heryerdeler. Sikayetci degiliz o ayri. Ben de Camden Town da yururken bu manzarayi gordum ve hemen fotografini cektim. Bir kilise gordugunuz yapi.

Bu da Finsbury Park dan o da genisce buyukce bir park ve goletli kazli ordekli falan hani su kayik gezisi yapilanlardan. Havalar isinsin biraz hepsinin guzelce fotolarini cekip paylasacagim.

Tabi bu kadarla sinirli degil koskocaman sehir ama benim gozume takilan ve kaydettiklerim simdilik bu kadar, sayet firsat olursa cok daha fazlasini burda paylasacagim.

Sozumu tuttum aklima geldikce yeni fotograflar ekliyorum. Nisan 2012 itibariyle yogun yagisli havanin esiri olduk. Haliyle gunduzken aksama dogru izlenimi veren tipik Ingiltere havasiyla karsiyiz. Buyrun bir fotograf dunden
Soho Park merkez Londra yani Central london i ziyaret eden hemen hemen herkesin bilecegi yerdir. Soho denen yer essincel insanlara atfedilmis bir yer gibi gorunse de yine de her cesit insanin geldigi yerdir.

Bu iki fotograf da yine ayni parkin farkli acilardan cekilmis fotograflari. Ne kadar yogun bir sehir olmasina ragmen yine de aralardaki sokaklar ve bu manzaralar insani dinlendirmeye yetiyor.
Bir de Regents kanal fotosu bakiniz;
Bu gorunen teknelerin icinde bariz yasayanlar var. Nasil bizim ikametgah ev ise adamlarinda tekne. Soguk oluyormus bir arkadasim bir sure kalmisti da teknede o dayanamamisti geri donmustu turkiyeye. Bogayi da takdim edeyim;
Kadikoydeki bogayi tutmaz ama burayada bir tane yapmislar. Gallery nin yaninda kimse yuzune bakmiyordu.

Surekli guncelliyorum bu Londra yazisini bu da Temmuz 2012 itibariyle cekilmis fotolardan bazilari;

Camden Town herkesin bahsettigi Turkiye den gelirken size soylenecek mutlaka gezilmesi gorulmesi gereken yerlerden biridir.


Camden Street uzerinde bulunan bu alternatif kiyafet ve taki magazalari ilginc dis dizaynlari ile insani cok eglendiriyor.  


Alternatif ozellikel gothic kiyafet arayanlarin icinde kendilerini bulup sonra tekrar kaybedecekleri yerlerden sadece biri....


Yine ayni sokak uzerinde dovmeci mekanlardan biri amma duyduguma gore hijjen olayi pek gelismemis o yuzden tavsiye edilmiyor, ne kadar temizlendigi iddia edilse de hala yolda size esrar satmaya calisan tiplerle karsilasabilirsiniz, ama endiseye mahal yok her taraf sivil polislerle sarilmis durumda.
Daha bir suru fotograf eklemeyi planliyorum. Bilgisayarimdan gecmis yillara ait hicbir foto kalmadi zorunlu format yuzunden ve ben yeniden heryeri cekmeye calisiyorum dar vakitlerde..
Bugunun en son fotosu da Cyber teknoloji tutkunlari icin yuksek sesli bol isikli ve gurultulu bir magaza. Bu figure bayildim fotosnu cektim her ne kadar yasak denilse de, sonrasinda silmedim fotoyu :))