Aradan geçen oncaaaaa zamandan sonra blogumun kıymetini anlayıp geri döndüm.
Geçen gün yaw ben bir günlük tutayım dedim ama sürekli yanımda mı diye uğraşmayayım dedim dedim aa bi dakka dur blog var. Sonra bir de sürekli çevremden çocuk bakımı, kitap, kişisel gelişim ve beslenme konularında sorular alıp herkese aynı şeyleri defalarca kez yazdığımı ve anlattığımı farkettim e bunun için de blog var.
Bir de en çok dert yandığım mevzu şu internet ortamında bilginin sürekli değişmesi ve gelişmesi ile artık iki ay önce öğrendiğin mevzunun sonrasında eski bilgi olması ama günün birinde tekrar eskinin kıymete binmesiyle mevzunun vintage değerini kazanması yüzünden her şeyi kaydedeyim diyorum. (Yazar burda ne dediğini kendisi de anlamadı eheheh)
Kaydedeyim ki eskiden ne yer ne içer ne okurdum bileyim kendi kişisel yolculuğuma göz attığımda artılarımı eksilerimi daha güzel analiz edeyim. Olmuş muyum çok mu başındayım söyleyebileyim. Olabilmek için daha kaç fırın ekmek yiyeyim bileyim (Ne ekmeği ya biri ekmek mi dedi, ekmeği bırakalı çok oldu, ama pastaya asla hayır demem :))
işin özeti buraya yazmak için çokça nedenim var. O yüzden nabıyoruz gençler ekşicilerin tabiriyle "hadi yeşillendirelim buraları :)". Yok yok canım siz stres olmayın ben kendim çalar kendim oynarım. Hem ben çalmakta çok iyi olmasam da oynamakta çok iyiyim.
Bu dört yılda kayıplarımla, kazançlarımla, artılarımla, eksilerimle, gelenlerle ve gidenlerle daha iyi bir ben olma yolunda mücadelem son gaz devam ediyor. Aşağıda bu dört senenin getirdiği en güzel hediye var. I koskocaman kalp Yağız Alp
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder